top of page

Bankacı Seçil Nereye Koşuyor?

Yazarın fotoğrafı: ercansimsektrercansimsektr

Bankacı Seçil
Bankacı Seçil Nereye Koşuyor

Suçu işleyen kişinin, mağdur kişiyi kandırması, kandırarak karşıdaki kişiyi hileli hareketlerle zarara uğratması, bunun sonucunda da başta kendisine ya da başkasına olmak suretiyle yarar sağlaması, dolandırıcılık anlamına gelmektedir


Mesleğe gösterilen ihtimam çerçevesinde kişilerin kandırılması, zarara uğratılması ve bu çerçevede yarar sağlanması ise nitelikli dolandırıcılık olarak tanımlanır.


SEÇİL hanım tarafından mağdur olmuş, dolandırılmış kişiler ne diyor?


“Biz büyük bir Bankanın Fon yöneticisi ve müdürü olan bizce bu anlamda güvenilir birisine paralarımızı değerlensin diye verdik. “


Banka da buna karşılık;


“Bizim bankamıza intikal etmiş, yatırılmış para yok ve bankamızca oluşturulmuş böyle bir fon yok. Bütün hesaplarımız Devletin kontrol, denetim ve incelemesi altındadır ve açıktır.


Dolandırma niyeti ile iş yapmaya çalışanların hileli hareketlerini saklamak için çok güvenilir kişileri kullanmak üzere tuzağa düşürdükleri bilinen diğer bir gerçektir.


Oluşturulan Fon adından güvenilir olması açısından kimin kullanıldığı bilinmektedir.


Kişilerin paralarını almakta zorlandıkları ve işlerin iyi gitmediğini anladıkları gün harekete geçerek bu zararları bankaya ödetme konusunda stratejik eylemler içerisine girmişler.


Havaalanında Cumhur Başkanı ile görüşerek konuyu nakledip yardım istemeleri, yapılan ilk şikâyette C. Savcısının Bankanın üst düzey yetkilileri hakkında zorla getirilme kararı vermesi ve arkasından izne ayrılması, fon adına rağmen hiçbir mağdurun bu isimden bahsetmemesi ve o ismin de hiç konuşmaması gibi yaşanan olaylar kurulan stratejinin taktikleri olarak görünmektedir.


Nedir bu strateji?


Planlanan en temel şey zarar edenlerin zararlarını tahsil etmeyi istemeleridir. Bunun için tahsilat kaynağının varlığı, gücü önemlidir. Burada bu anlamda tek yer var o da Seçilin çalıştığı Bankadır. Kısaca bütün olaylar, konuşulanlar ve sessiz kalanlar paranın tahsili için Bankayı köşeye sıkıştırma çabası içerisindedir ya da düşüncesindedir.


Duruşmalar başladığı zaman da aynı taktik çerçevesinde yürümek isteyecekler ancak ortaya çıkan deliller bu taktiğin dağılmasına sebep olacaktır.


Hukuk karşısında olay sadece para kaptıran mağdurun zararı değildir. Hukuk işlenen bir suçun içerisinde başka suçlar olup olmadığına da bakacaktır. Kara para (Kayıt dışı para), Tefecilik, Tehdit ve şantaj, Vergi kaçırma v.b bütün olaylar aslında bu davanın yargılaması içerisinde olacağı için mağdurlar açısından duruşmalar hiç de rahat geçmeyecektir.


Seçil Erzan kendi borçlarını kapatarak kariyerini koruma adına düştüğü bu çamur dolu yolda, söylediklerini (taahhütlerini) her zaman sağlayabileceği alternatiflerin olduğunu bildiği bir dünyada ve mesleki birikim içerisinde olduğunu bilerek rahat hareket etmiş ve sıkıştıkça yeni kaynakları daha kısa süreli ve pahalı maliyetlerle elde etme yöntemini zorlamıştır.

Anadolu ağzı ile “Ali’nin külahını Veli’ye giydirerek… “yürümeye çalıştığı balçık yolda saplanıp kalmıştır.


Mahkemeler kimin ne kadar para verdiğine ne kadar aldığına veya alamadığına yönelik bir hesap çizelgesi tutar mı, fazla alanlardan fazlalıkları alıp zararı olanlara verir mi bilemem. Hukuk içerisinde bu tür bir uygulama var mı onu da bilemem çünkü Hukukçu değilim.


Ancak yapacak olsaydı eğer, Seçil Erzan’a bir şey kalmadığını, mal varlığı edinmediğini sadece büyüyen korkularının paniği içerisinde kendisine son olarak gelen birkaç kişiden aldığı milyon dolarları sistem devam etsin diye diğerlerine kazanç olarak dağıttığını da görecektir.


Bizim sormamız gereken esas mesele bu tür olayların neden, niçin ve ne zaman ortaya çıktığı, toplumsal yaşam düzenimizle de ilgisinin olup olmadığıdır.


Benzerlik açısından, çok büyük ve şaşkınlık yaratan olaylar 80 li yıllarda ANAP iktidarları döneminde bolca yaşandı, kitaplaştırıldı ve beyaz perdeye bile aktarıldı. Kısaca Banker faciası olarak bilinen o günler ile bu günlerin benzer yanları var mıdır?


Ekonomi nedir diye sorulduğunda paradan başka bir şey olmadığını düşünen, Ekonomiyi düzeltmek için sadece para politikaları üzerinde duran, kendisine alacağı oy ve saygınlık için parayı güçlü bir araç olarak kullanan iktidarlar döneminde toplumlar da paradan başka bir şey konuşmaz, bilmez ya da göremez hale gelirler.


Apartman görevlilerinin gökdelenler dikecek kadar zenginleştiği, bilinen büyük zenginlerin büyük iflasları ve oldukça büyük rakamlar etrafında dönen dolandırıcılık vakaları kötü yönetimlerin sonucudur.


Herhangi bir gıdayı beklenen bilimsel koşullar içerisinde muhafaza edemediğiniz zaman nasıl bir bakteri hücumuna uğruyorsa bu konularda böyledir maalesef. Toplumu koruyamazsanız, korumak için adaleti uygulayamazsanız eğer, her yerden istenmeyen renkler ve kokular kısacası büyük olaylar patlayarak yayılmaya başlar.


Parası olanların aç gözlülüğü bir yana, o paranın değer olarak korunması için finansal sistemler doğru veriler ile çalışmalı ve çalıştırılmalıdır. Gerçekte yaşanan enflasyon %100 iken bunu %30 lar seviyesinde açıklar ve finans sitemini %40 dan yüksek faiz vermemeye zorlarsanız para sahibini korumasız, güvensiz yollar bulmaya itelersiniz ve ülkede tefecilik mesleğini saygın bir meslek haline getirirsiniz.


Örneğin ; 30 TL lik sigarayı 70 TL yaptığınız zaman artan kaçakçılık vakaları, vergi kaybı artışlarına ek olarak fazla sayıda suçlu üretmiş, kamunun zaman olarak ortaya koyacağı ek maliyetlere de katlanmış olursunuz.


Ekonomi bilimi anlaşılır olması bakımından bu örneği böyle verir. Bazen de yanlış karar ve yönetim modelleri yüzünden Devlet (aslında İktidarlar) suç ortamını kendisi yaratmış olur.


Enflasyon rakamları ile oynamanın yarattığı sefalet, satın alma gücündeki yüksek erimeler ve açlık seviyesinde yaşayan milyonlarca insanın feryatları yerine, fakirleşen büyük zenginlerin dolandırıcılık davası meseleyi daha görünür ve konuşulur kılmıştır.


İnsanlar, bireyler yanlış işler yapmış veya kararlar almıştır. Yaşadıkları toplum içerisindeki iktidarların yarattığı düzen de doğru işlemeyen, işletilmeyen çarkların bireyleri nerelere sürüklediğini görüp anlamadan bu konuda doğru kararlar veremeyiz, doğru sonuçlara ulaşamayız.


Seçil ERZAN ve mağdurları aslında hepimizin ne kadar bozuk ve sefil bir düzenin içerisinde yaşadığımızı, yaşamaya çalıştığımızı, umuyorum ki hepimize göstermiştir.


Hukuk, görülecek dava ve duruşmalarda Ekonomiyi düzeltebilir mi? Elbette ki HAYIR

Ancak, verilecek kararların yaratacağı Güven duygusu Ekonominin düzelmesine yardım eder.

Aslında Bankacı Seçil koşmuyor, birlikte uçurumlara koşuyoruz....


32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

YOL-suz-LUK

Commenti


Yazı: Blog2_Post

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2021, simsekercan tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page