
Gel kardeşim otur şöyle, çok uzak yoldan geldin, üstelik başka bir ülkenin ceza evinde sıkıntılı günler yaşıyorsun. Amacımız senin hayatının geri kalanını iyi yaşaman için. Biz sadece ve sadece ülkemizin vergi dairesinden çalınan parayı geri istiyoruz. Onu ver serbestsin. Bu senin elinde. Yoksa 220 yıl yazdık sana. Ülkene tabut içerisinde gitmene gönlümüz razı olmaz, sen ne dersin?
Elbette ki, ben kendimi aklamaya ve zararlarınızı karşılamaya geldim. Ne sorarsanız yanıt vermeye, anlatmaya ve paranızı geri vermeye hazırım.
İşin doğrusu ben senin kadar sevimli ve iyi niyetli bir insan ile karşılaşacağımı hiç düşünmüyordum, seninle kolay anlaşacağız, bu senin için de bizim için de iyi bir durum.
Buyurun siz sorun.
Kingston kardeşler ve onların paravan şirketleri aracılığı ile size ne kadar para transfer edildi?
Şu şirketime 20, diğerine 50, elden nakit 10, bir de şunlar vardı. Toplam 135 milyon dolar. Sonra benden 25 milyon doları zaman içerisinde her gelişlerinde aldılar, bunu da düşersek 110 milyon dolar almışım.
Teşekkür ederim Sezgin bey.
Bana Baran derseniz memnun olurum.
Peki Baran bey şimdi size bazı şirket belgeleri ve havale dökümanları göstereceğim bana bu belgelerle olan ilişkileri anlatmanızı isteyeceğim. Yalan söylemeniz halinde mutlaka önemli bir hapis cezası alacaksınız ve aramızda ceza indirimi anlaşması olmayacak. O yüzden dikkatli ve özenli davranmanız gerekiyor. Anlaştık mı?
Ellerini ovuşturarak, anlaştık sir.
Belgeler teker teker açıldı, iddianame içerisinde olmayan diğer deliller tek tek sunuldu. Saatlerce süren görüşmede Baran bey çok yorulmuş, sevimliliğinin yerini kırmızı bir surat almış, hiç beklemediği bir rapor içerisinde şaşkına dönmüştü.
Şimdi asıl yanıtları vermek için sizden 10 gün süre talep ediyorum. Malumunuz bu yoğun trafiği hatırlamak biraz zor. Şimdi yanıt verirsem yalan beyan ile anlaşmayı bozmuş olacağım. Bana bu süreyi verir misiniz?
Tabi ki Baran bey, bizim acelemiz yok. İstediğimiz tek şey paralarımız elde edilen tüm kazançları ile almak ve doğruları dinlemek. Sizi avukatlarınız ile baş başa bırakıyorum, 15 gün sonra görüşmek üzere.
Dedi ve savcılar çıkıp gitti.
Avukatı, ne oldu Baran bey? Her konuyu rahatlıkla açıklayabileceğini söylemiştin, ödemeyi de hemen yapacağını iddia etmiştiniz?
Doğrudur. Ben bu kadarını da beklemiyordum. Plajda dağıttığım lahmacunların faturası bile girmiş dosyaya. Bunca belgeyi bunlara kim verdi? 135 diye geldim, oldu bana 435. Bu kadar parayı ödeyecek varlığım yok. Zaten 125 milyon dağıtmışım. Onları nasıl alacağım?
Onları tek tek anlatır belgesini koyarsın. Kimlerse savcılar o kişilerden alır sen orasını düşünme.
Kimler yok ki? Bu isimleri, belgelerini, ses kayıtlarını nasıl vereyim. Yer yerinden oynar.
İyi düşün. Yoksa sen çok fena yanarsın. Hata yapma. Şimdi ben gidiyorum seni 1 hafta sonra ceza evinde ziyarete geleceğim, verdiğin kararları o zaman konuşuruz.
Kaldık mı kendi başımıza, ranza dönüyor ben dönüyorum. Milyon dolarlar versem uyku beni görmüyor. Kendi içimdeki iç savaş ile gurbet ellerde yıkılmış, tarumar olmuş, tükenmiş haldeyim. Sahi ben ne yapacağım? Bir haftaya çıkarım ümidi ile geldim, her şey bitti anlaşılan. Oysa kendi topraklarımda ne güzeldi her şey. Sahte avukatlık bile yapmıştım, çok iyi paralar kazanmıştım. Şikayet olunca tası tarağı toplayıp İstanbul'a gelmiştim. Ne iş yapacağım diye düşünürken bir tabelanın önünde durdum. "KORKMAZ Han" yazıyordu. Hemen daldım içeriye bir ofis tuttum. Gelene gidene Han benim burayı ben yaptım diye pazarladım ve çok iş aldım. Han sahibi beni handan atana kadar ne sürünmüştü. Gerçekten hem kazanmış hem eğlenmiştim. Şimdiki halim tam da yediğin Hurmalar meselesi.
100 aldığım yere 140 diyecektim kaça aldığımı biliyorlar, 3 yılda 20 milyon zarar ettim diyecektim, zararına karışmayız, karlarını isteriz diyorlar, üstelik 25 milyon kazanç elde ettiğimi de biliyorlar. Bunlar uzaylı mı, yoksa geldiğim ülkenin gerçek sahipleri mi anlamadım. Bu kadar şeyi bizim devlet zor bulur.
Hücremde 1 kişi bile yok ki, konuşayım, danışayım, tartışayım. Meğerse insan ne kadar önemliymiş. Parasal gücün sanal ortamında her şeyin değerini unutmuşum, iki ucu boklu değnek teorisi içerisinde nasıl karar vereceğim?
Konuşmasam yaşamıma son noktayı koymuş olacağım, konuşsam herkesi fısıldasam onlara verdiklerimi benden düşerler mi? Keşke bunu avukata sorsaydım
1 hafta sonra klasik demir sesleri içerisinde alıp, avukat görüşme odasına götürüldüğünde ayakta duracak hali kalmamıştı. Gözlerim kan çanağı, sakalları 30 cm di.
Avukat görünce çok şaşırdı. Baran bey size ne oldu dedi.
O bir haftalık iç savaşımı, aklıma takılan soruları anlattım.
Ne olduysa anlatmanız, varsa delillerinizi sunmamız gerek. Her şey doğru ve ispatlana bilir olmalı. O kararı savcılar verecek, biz sizin lehinize karar vermeleri için bastıracağız. İyi niyetinizin, açık ve dürüst davranmanızın mutlaka bir ödülü olacaktır. Onun için öncelikle bize her şeyi anlatmalısınız, birlikte istişare edelim mi?
Yazıyooooor, yazıyor :
SBK ismini verdiği kişilere dağıttığı rüşvetleri açıkladı.
Diplomatik kriz kapıda
ABD isimleri verilen kişiler için tutuklama kararı yayınladı.
Şok,şok,şok:
Tutuklanma ihtimali nedeni ile ........ uluslararası seyahat iptal edildi.
10 yıl yatacak kadar ceza alan SBK, cezasının bitiminde ABD vatandaşlığına alınmasını garanti altına almıştı.
Şimdi Washington da caddenin köşesinde döner dükkanı işletiyor. Niye döner diye soranlara, bu kadar dönen bir adam başka ne iş yapar diye esprili yanıtlar vererek, çok özlediği yatını tekrar almak için kurduğu büyük hayallerden vaz geçmiyor.
Bir kişi uğruna, salağı güzel soyarız sevdasına geride bıraktığı 85 milyonun yaşadığı rezilliğe, içler acısı duruma ise vicdanen rahatsız olmadan gülüyor.
Tepki koyup haklarını o gün savunsalardı. Bir tane lahmacun ile kahraman oluşuma çanak tutmasalardı diyor.
Devlete sahip çıkıp, bu paraların bana gelmesine izin vermeselerdi bu günleri yaşamazdık
Comments