SICAĞI SICAĞINA CHP
- ercansimsektr
- 5 Kas 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Şub

CHP kurultayını yaptı, başkanını yeniledi ve şu sıralarda parti meclisi üyelerini yani yönetimini seçerken, ben de uzunca bir süredir düşündüklerimi ve kendi izlenimlerimi yazmalıyım diye düşündüm.
Yaşadıklarımızı çabuk unutuyoruz. Tarihsel olarak yeniden gözümüzde canlandıracak araçların (yazı, haber, video v.b.) olması bence son derece yararlı.
Kılıçdaroğlu sevdiğim, saygı duyduğum kişiliği hakkında çok yakın bilgilere sahip olduğum bir insandır.
Acemilik dönemlerini aşıp lider olmayı başarmaya yaklaşmış olsa da, güveneceği insanları seçme becerisini bir türlü gösterememiş, onların etkisi altında kalmaktan kendisini kurtaramamıştır. Sürekli hataların sorgulanması nedeniyle daha sinirli ve üstten bakan bir kişiliğe bürünmüştür. Psikologlar bu dönüşümü, görüntüyü nasıl izah eder bilemiyorum. Bildiğim tek şey kendi içsel değişiminin bana göre negatif yönde değişmiş olmasıdır.
Öncelikle bence yaptığı iyi şeyleri özet olarak yazayım;
1- Adalet yürüyüşü gibi dünya siyaset sahnesinde eşi benzeri olmayan muhteşem bir siyasi eyleme imza atmıştır.
2- Parti hakkında 70 yıldır yürütülen kara propaganda sonucu neredeyse kalıplaşmış tutuma dönüşmüş fikir ve alışkanlıkları kırarak, seçmen sayısını yani pazarını büyütmek için çok çaba göstermiştir. Bu çabanın siyasi tercihleri yüzünden CHP sağa kayıyor kuşkularının güçlenmesine aldırış etmemiş, bu yöndeki söylemlere de kulak tıkamıştır. Sonuç olarak farklı partilere gönül veren seçmenler de CHP ye oy vererek değişim göstermeye başlamıştır.
3- Yine Dünya siyaset tarihinde eşine az rastlanır bir ittifak çalışmasını başlatmış ve bir toplumda kabul görecek detaylı toplumsal mutabakat metinlerinin oluşmasına öncülük etmiştir. Uzun süreli çalışmaları kırılgan bir görüntü sergilemekten uzak tutmaya özen göstermiş, çoğu zaman da başarılı olmuştur.
4- Meclis kürsüsünde, hiç kimsenin söyleyemeyeceği son derece cesur sözleri söylemekten asla çekinmemiş, korku ile siyaset yapmamıştır.
5- Sosyal kimlik guruplarına yönelik siyasi çalışmaları, kurumların kapısını çalan hareketlenmeleri ile bir taraf da alkışlanmış, bir taraftan da olumsuz söylemler altında kalmıştır.
6- Halkın en umutsuz kaldığı önceki yerel seçimlerde çok başarılı sonuçlar alarak umutsuzluğun derinleşmesinin önüne geçmiştir.
Herkesi kızdıran, iyi şeyleri bile gölgede bırakan işleri ise tarih içerisinde belki de bu kadar da olmaz sesleri ile okunacaktır diye düşünmeden geçemeyeceğim;
1- Milletvekilleri ile ilgili dokunulmazlık yasası için içine düştüğü tuzak
2- Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CB adaylığı için MHP ile el sıkışması, tıpış tıpış oy vereceksiniz söylemi ile Sosyal demokrat insanları da biat kültürüne davet etmesi.
3- CB seçimine yönelik adaylığına ilişkin riskli durumu göze alması, lider olarak Ekrem İmamoğlu'nu sahaya sürecek riski alamaması.
4- Ümit Özdağ ile yapılan protokol, Özdağ’ın şartımız Anayasanın ilk 4 maddesine dokunulmamasıdır açıklamasına, CHP nin koruma amacında olduğu asıl şeyleri sanki böyle bir şüphe varmış gibi sahaya süremez, bize bu konuda böyle çirkin bir öneri ile gelemezsiniz, haddini bilmeyenler ile işimiz yok diyemedi. DEM ve onun seçmeni ile yaşanacak olumsuz durumun yaratacağı kayıpların beklediği oy kazançlarının üstüne çıkacağını hesap edememiş olması.
5- İttifak ortaklarına verilen 39 milletvekili ve bu liste içerisinde partinin asla hazmedemeyeceği kişilerin olması. Özellikle Sadullah Ergin isminin açacağı büyük yarayı göremedi, partinin başkanı olarak listelerde bulunan bu ismi veto edememiş olması.
6- Seçimlerden sonra seçmene bilgi verilmemesi, başarısızlığın gerçek nedenlerinin anlatılmaması
7- Seçim gecesi ikinci tur oylamaya girecek kadar kibir içindeymiş gibi kötü bir görüntü vermesi.
Yaşam, yanlış ve doğruları ile akıp gider. Sınavlarda 3 yanlış 1 doğruyu götürse de yaşam öyle değildir. Çoğunlukla 1 yanlış bütün doğrularınızı siler.
Seçim gecesi cevap konuşması, ilk tur oylarına göre verdiği kararlar, yani o gece ki yanlışları bile bence bütün doğrularını sildi. Diğer yanlışlarını bile gölgede bıraktı.
Kurultay sürecine kadar kendisi hakkında yazılan çok yazıya üzülmüştüm, ağır ve ahlaksız bir saldırıya geçilmiş olmasına çok kırılmıştım. Hatta bilinen saygın isimlerin dahi açık açık olumsuz düşünceler sergilemelerini de hayretle karşılamıştım, ama insanlar çok doluymuş, heybeler ağırlaşmış ve sinirler sel gibi akmış da benim haberim yokmuş, görememişim.
Kurultay seçimlerinin tamamlandığı gece, Ali Mahir Başarır’ın çocuklar gibi sevinen halleri, kurultayı kazanmış olmanın mutluluğu içerisindeki coşkusu en çok dikkatimi çeken şey oldu. O zaman şöyle düşündüm;
Kemal bey bütün yanlışları ve kişisel tavırları ile CHP için örgüt nezdinde siyaseti zora sokmuştu. Delegenin, il ilçe yöneticisinin ve Milletvekilinin sahadaki durumu içler acısı bir hale dönüşmüştü. Sanki vatandaşın soruların verilecek cevabı olmadığı için söyleyecek yeni bir şeyi de olmayan dut yemiş bülbüller ordusunun sessizliği partiye, sokak siyasetine hâkim olmuştu. Bütün bu sevinç manzaralarından anlamamız gereken gerçek mesaj gerçek sebep bunlar mıydı?
Kafesinden özgürlüğe uçan Bülbül’ün sevinciydi bu gördüklerim.
Parti örgütü seçim olayına Alevi kazançları diye sınıfsal ya da etnik olarak asla bakmadı, içerdeki Alevi kökenliler de biz bir şeyleri kaybediyoruz diye asla düşünmedi. Alevilik kültürü ile yetişenler, siyasal İslamcılar gibi asla davranmazlar, bizden olsun da nasıl olursa olsun felsefesinden uzak yetişmişlerdir. Yanlışa bizdendir diye asla onay vermezler.
Sonuç olarak;
1-Alevilik konusunda partiye etki eden önceliği vardır düşünceleri içeriden yıkıldı
2-Partinin yeniden siyaset yapmasına olanak tanındı
3-Yıllardır ilk kez delegenin özgür oyu ile parti başkanı değiştirildi
Çok fazla hesapların açıldığını, bu hesapların gece boyunca aslında CHP yi suçlayan, bireysel umutsuzluğu yaymaya çalışan hesaplar olduğunu ve maalesef yakından izlediğim bazı kişileri etkilediklerini gördüm üzüldüm. Kurumsal çalışma isteyen, ekip ile yönetimi arzu eden insanların Kemal Bey, ya da Özgür Bey ekseninde kişilere yönelik tercihleri ile oy verme tercihlerini ortaya koymaları da çok hazin bir öyküydü.
Kendi içimizdeki faşizmi yenemediğimiz sürece bu ülkeye Demokrasi gelmez (5/11/2023)
Comments