top of page

7,8

Yazarın fotoğrafı: ercansimsektrercansimsektr


Her insanımızdan yükselen bir ses var, enkazın altında, üstünde ya da çok uzağında.


İsyanlarımı duyan var mı?


Buz çökmüş yüreğimi, donuk gözlerimi, taşlaşmış duygularımı gören var mı?


Siz benim, yitip gitmiş yaşamlara değil, yitirilmeden önceki çaresizliğin işkencesinde, sarıldığım sıcak umutlarının yanılgısında, donarak kaybolan yaşamlara nasıl ağladığımı nereden bileceksiniz?


Siz benim, bilim insanlarını elinin tersi ile öteleyenlere, rant zinciri içerisinde kentlere ölüm yollarını döşeyenlere, betonu yaşamın garantisi ve zenginlik olarak tutanlara, ölümü kader yorganı olarak bize uzatanlara, kendi kurduğu devletini kontrol etmeyenlere nasıl, isyan ettiğimi nereden bileceksiniz?


Elbette ki bilemezsiniz.


Ben de bilemiyorum, umutsuz bir bekleyişin karanlığını yaşamanın ne demek olduğunu,

Çaresi olan soğuğa karşı bir parça sıcaklığı ulaşmanın olanaksızlığını,

Sesimi duyanları göremiyor olmanın sessizliğini.

Gerçekten, şu hayatta en çok sevdiklerini bir gecede kaybetmenin ve yapayalnız kalmanın ne demek olduğunu bilemiyorum.

Hiçbirimiz de kolay kolay bilmiyoruz.


Sevdiklerin gitmiş, zenginliğin bitmiş, işini, iş yerini, “canımın yongası dediğin” her türlü malını kaybetmişsin ama başını sokacağın sıcak ve güvenilir bir dört duvara, eline verilecek sıcak bir kâse çorbaya, bir dilim ekmeğe kadar, kolaylıkla bulduğun hiçbir şey yanında değil, yanı başında değil.


Düşündükçe, anlamaya gayret ettikçe bir boşluğun içerisinde yuvarlanıyor insan. Bu durumu yaşayan, kendi durumunu anlayabiliyor mu, anlatabiliyor mu acaba diye soruyor kendine.


Ölüm ile yaşam hiç bu kadar yakın olmamıştı birbirine.


Kardeşçesine değil, kalleşcesine yaşanan bu yakınlık, karanlıkla başlayan kötülüğün, akılsızlığın ve içerisinde akıl olmayan seçimlerin bir sonucu olarak duruyor karşımızda.


Hileli bir zaman diliminde, kumara sürülmüş yaşamlarımız ve onların üzerine kurulup ahkam kesen insanlarımız var.


İçimizde sürekli yaşayan bu enkaz insanlarını kaldırmadan, el birliği ile çevre kirliliği yaratmayacak yerlere süpürmeden geleceği yaşayamayacağımız anlaşıldı.


Yine de birbirini anlayan, tanımadığı halde seven, yaşanan acıyı kendi acısı gibi hisseden iyi ve cesur insanlarımız varmış. Öyle az buz değil, bu toplumu sevilmeye, saygı gösterilmeye layık kılacak kadar çok insanlar.

Yollara dökülmüş, yardıma koşan insanlar.


Kötü insanlar daha çok olsaydı, felaket daha büyük olurdu.

Yeteri kadar felakete sebep oldular zaten.

18 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

YOL-suz-LUK

1 Comment


muratarslaner0634
muratarslaner0634
Feb 08, 2023

Kendimi bildim bileli fırsatçı insanlardan nefret ederim. Akıl yoksunu, işleri güçleri kazanmak daha çok kazanmak olan doyumsuz, alçak kurnazlar! Bunlara yol veren siyaset, işlerini bedeli karşılığı kolaylaştıran,görmezden gelen bürokrasi.... Hemen her felsefede,dinde ihtiyacının fazlasının paylaşımından bahseder! Bırakın paylaşmayı ihtiyacı olanında elindekine göz diken insanlık yoksunu kurnazların dünyası. Buyurun canlı örneğini en acı şekilde görüyoruz! Fazla kira için evden tahliyesini isteyen ev sahibiyle kiracı aynı ateşin başındalar! Olmayacak yerleri imara açanlar ile buralara yetersiz binaları yapanlar aynı belanın içindeler! Gidenler acı içinde gittiler, memeleket yanıyor, tarif edilemez acıları yaşıyoruz. Sözün bittiği yerdeyiz. Sabır ver Allahım güzel ülkeme.

Like
Yazı: Blog2_Post

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2021, simsekercan tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page